Çok sert duvarlara çarptığımı hissettim.
Kimi; "Senin ki dert mi ? Kendini toparla" dedi. Dedi
çünkü benim iyi olmamı istedikleri için. Teselli cümleleri yetersiz kaldığı
için.
Üzüntümü paylaştıkları ama bir şeyler söyleyip
modumu yükseltmek istedikleri için.
Derdim
dermanımdır belki de.
Belki konuşmak istemiyorumdur.
Belki bu yaşadıklarım ruhumu evrimleştiriyordur. Yaşanması
gerekendir.
Ruhumun dikenlerinin insanlara battığını hissediyorum. Ama bazen de
böyle olması gerektiğindendir.
Kendi içimde çözmem gereken durumları paylaşmadan
sessizce yaşamam ve büyümem gerekiyordur belki de.
Taa
derinlerdeki çocuk ağladığı için akıyordur gözyaşlarım. Kim bilir?
Duygularla yaşamayı seçtiğim için ara ara parlamalarım.
Bazen dilimin kemiği olmadan çıkıveren sözcükler karşımdakini delip geçiyor. Sonrasında
yaşadığım suçluluk duygusu babamla benzerliğimden. O da öyle keskin değil miydi?.
Hatıralarımda kalan boşluklar yer yer doluyor…
Film izler gibi bakıyorum hayatıma. Gördüklerimden
yer yer hoşlanıyorum yer yer nefret ediyorum. Sonra diyorum
ki “Sen Yaşıyorsun!”
Yaşam anda yaşanılan hislerden oluşuyorsa; o anı
dönüştürme çabası olmadan sadece olanı kabul ederek yaşamak en kolayı.
Artık biliyorum.
![Ä°lgili resim](https://i.sozcu.com.tr/wp-content/uploads/2018/10/iecrop/shutterstock_1107913979_16_9_1539259497-880x495.jpg)