Translate

17 Haziran 2016 Cuma

Senin için yazdım. Bi dur artık!

Günün telaşından, maddi- manevi yaşadığın kaygıdan, taşıdığın yükten, sorumluluktan sıkılmadın mı? Sen çocuğun hasta oldu diye tüm gece uyumazken, kirayı denkleştirmeye çalışırken, ödemelerin seni boğarken, iş hayatında giden tersliklerden ya da bambaşka dertlerle uğraşırken kendini dinledin mi? Yetişmeye çalıştığın hayata aslında hiçbir zaman yetişemeyeceğini söylesem. Çünkü hayat akıştan ibaret desem çok mu yabancı olurum sana? Bir durup dinlenir misin?
Bazen aslında en çok ihtiyacımız olan ama nefes almadan koşturmaya devam ettiğimiz için yapmadığımız bir şey var.
Kendimizi dinlemek!
Hadi uzun zamadır yapmadığın şeylerin listesini yapalım! Belki bir an bir tanesi gözüne çarpar ve anda kalırsın? Denemeye değer!

En son ne zaman düşünmeden hareket ettin?
Müziğin ritmine kapılıp, gözlerini kapatıp dans ettin?
Ne zaman kendine iltifat ettin? Sarıldın?
Ne zaman güldün?
En son hangi filmde ağladın?
Ne zaman seni seviyorum dedin?
Ne zaman bir çocukla oynadın?
Ne zaman yardıma ihtiyaç duyan birine yardım ettin?
En son kimden hediye aldın?
Kime hediye verdin?
Ne zaman tatile gittin?
Diyet düşünmeden ne zaman istediğin herşeyi gönül rahatlığıyla yedin?
Affettin mi arkadaşını?
Sahilde yürüdün mü yakın zamanda?
Çimlere bastın mı yalınayak?
Toprağın kokusunu çektin mi içine?
En sevdiklerinle görüştün mü yakın zamanda?
Seni en son ne heyecanlandırdı?
Hadi daha basit olsun...
Nefes aldın mı?
Yaz geldi! Güneşe baktın mı peki?
Serin esen rüzgarın tenine dokunmasını hissettin mi?
Kuşları dinledin mi?
Sıkıldın mı tüm bu sorulardan?  O zaman şimdi dur! Nefes al ve telaşına  geri dön. İstediklerini yapma cesaretin olsun.
Kendini sevebilmek için gücün olsun.

O kadar an var ki unutulmayacak. Koşturmaktan yapmadığımız ama ihtiyacımız olan!

Farkında ol. Kendin ol. Ruhuna dokun sadece. Ne istediğini dinle ve öyle devam et yoluna. Yapmak zorunda olduğun için değil yapmak istediğin için yap ne yapıyorsan.

Güzel günler senin olsun.

Kısacası Mutlu ol!

:)

8 Haziran 2016 Çarşamba

0.5 / KA - DIN

Cumhurbaşkanı doğum yapmayan kadın yarım kadındır diyerek tüm kadınları aşağılamış, kadını sadece doğurgan bir obje olarak halka mal etmiştir. Yazık.



Ülkemizde insanların her duruma, her şeye karşı bir sözü var. Sevgilisiyle güle oynaya gezen insana evlilik ne zaman sorusu şak diye sorulur.  Belki daha kendileri bile evlilik ile ilgili konuşmamışken ilişkiye farklı bir boyut kazandıran evlilik meselesi can sıkıcı şekilde ilişkinin orta yerine oturmuştur.

Hadi diyelim ki bu iki insan evlendi. Bu sefer başlar çocuk ne zaman sorusu. Keyfimin kahyası mısın kardeşim? Çocuğa sen mi bakacaksın? İster doğururum, ister doğurmam. Hem nereden biliyorsun belki çocuğumuz olmuyor. Belki çok istiyorum ama olmuyor? Şimdi bu yazıyı okuyanlar yazık bak ondan çocukları yok diyecekler! Desinler nasılsa bu memlekette herkes herkese bir şey söylüyor. 

Yarım bir kadın olarak ben Cumhurbaşkanının artık yatak odamızdan çıkmasını, en az 3 çocuk söylemleri gibi söylemlerini de alıp bu diyarlardan göç etmesini temenni ediyorum. 

Kadın... Ne ağır bir sözmüş arkadaş. Yarım ya da tam! bizim ülkemizde kadın olmak kadar zor olan başka bir durum var mı? Hamileyken sokağa çıkmayın diyen mi ararsın, tecavüze uğradıysa rızası vardı diyen mi? 

Ülkede terör almış başını gitmiş... Ne uğruna olduğu belli olmayan bir savaşta; her gün canlarımız şehit oluyor. Ne güvenliğimiz kaldı ne inancımız. Teröre alıştık diyoruz ya;  sen bir de git bak bakalım bir şehit evine. Onlar alışmış mı evlatlarının, sevgililerinin ya da babalarının yokluğuna... 

Ya da yapmamızı istediğin o çocuklar var ya... Onları nasıl koruyacağını düşün önce. Her gün çocuk istismarı haberleri okumaktan belki de insanlar çocuk yapmaktan korkar hale geldi. Bunu hiç düşündün mü tam insan? 

Güzel ülkemin güzel kadınları... 
Eş olduk, ana olduk, kardeş olduk, yarım olduk ama birey olamadık! 

Belki biz bütün olursak, sesimizi bir şekilde duyurabilirsek değişir hayatımız. 
Tutunur muyuz birbirimize yoksa hak mı verirsiniz tam insana?