Yaz ayları geldi, çattı.
Malum herkes camını penceresini açarak uyuyor. Korkutmak gibi olmasın ama
lütfen bir zahmet geceleri kalkın ve kapatın pencerelerinizi; hırsızlar sizin
uyumanızı bekliyor olabilir.
İki yaz öncesi annem ile yazlıkta
yalnızdık. Gece annem
-“Ben senin odanda yatayım
senin odan daha serin oluyor, sen benim odama geçersin.” dedi.
Her
şeyden habersiz bir şekilde yattık ve uykuya daldık.
Sabaha karşı annemin
sesiyle daha doğrusu çığlıklarıyla uyandım. Uyku sersemi, önce deprem oluyor
sandım ama baktım herhangi bir yer sallanmıyor. Sonra annemin “Sen Kimsin, Sen
Kimsin?” diye haykırışıyla kendime geldim.
Bende başladım noluyooor, noluyor diye bağırmaya…
Vampire Diaries’i ya da
Alacakaranlığı izleyenler bilir; vampirin hızlı geliş veya gidiş sahneleri vardır.
Rüzgâr gibi geçer ve soğuk bir esinti bırakır arkasında. İşte tam öyle bir anda
odamın önümden rüzgâr gibi biri geçti. Annem sen kimsin, ben noluyor-noluyor diye bağırırken adam kaçtı
gitti. Kapının çarpma sesi hala kulaklarımda yankılanıyor.
CSI Miami’den öğrendiğimiz
gibi hiçbir şeye dokunmadık polis gelinceye kadar. Ama olmadı işte bizim
polislerimiz Horatio Caine gibi değilmiş.
Hırsızları bulup(2 kişilermiş bu arada),
annemle yanımıza gelip “kötüler layığını buldu” gibilerinden bir laf edilmedi
bize. Aksine savcıdan azar işittik sonrasında.
Uzun bir süre yüksek
seslere tepkim farklı oldu. Asansörde aniden kapıyı açan birinden ürküp ağlamışlığım
falan var mesela. Hatta yazık kadıncağız o kadar mı korkunç gözüküyorum
demişti.
Nedense hep dost meclisinde konuşulur bu. Hırsızı görsem n’aparım diye. O an bilemiyorsun, pek düşünemiyorsun hatta ne yapacağını. Bilinçsiz bir şekilde işte annem bağırdı sonra ben onun sesine bağırdım da Allah'tan adam kaçtı. Ama düşünmek bile istemediğim şeyler yaşanabilirdi. O gece orada bende yatıyor olabilirdim.Anneme sesini çıkarmasın diye vurabilirdi. Düşündükçe yazdığım birbirinden korkunç senaryolar var.
En mahrem yerin; evinin
yatak odasında! gecenin bir yarısı bir adamla karşılaşmak çok zor gerçekten.
Düşündükçe içim ürperiyor.
Adam benim takılarımı falan götürdü tabii. Ama en çok korku bıraktı bende ona
üzülüyorum. Eskiden tek başına evde kalmaktan korkmazdım hatta hoşlanırdım.
İtiraf edeyim artık biraz bir ürperti var.
Hırsızlık olayından sonra
eve alarm kurdurduk. Şimdi de o alarm yüzünden arada geceleri uyanıyoruz. Ama
bu sefer kendi kendimize boşuna bir heyecan yaşatıyoruz. Yok alarmı unutup kapı açmaya çalışmak, yok alarmı
yanlış kurmak gibi. İçinize bir huzursuzluk girince gitmesi güç oluyor. El ayak
titremesi normal bir hale büründü, arada titremezsem rahat edemiyorum artık.
Az önce Pronet’in bir
reklamını izledim. Reklam eğlenceli olmuş ama aslında hiç hafife alınacak bir
konu değil gerçekten.
Dikkatli olmak lazım her
zaman. Reklamı merak edenler buyrun tıklayınızhttp://www.youtube.com/watch?v=f7al1W1m6FY ve geceleri önleminizi alınız.
Evde olmasaydık daha farklı olurdu da o an evde olmak ve karşılaşmak ciddi travma
sebebi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder