Herkes kendi anını yaşar. Kimse hiçbirşey için geç ya da erken kalmış değil şu hayatta. Herkes kendi deneyimini kendi duygularıyla yaşıyor.
3 yaşındaki Merve annesiyle Fransa’ya uçarken, hayatında hiç uçağa binmemiş 74 yaşındaki Hasan Amca var. Kimisi 31 yaşında 4 çocuk annesi, kimisi yeni evli, kimisi hiç evlenmemiş, kiminin çocuğu olmuyor, kimi yeni boşanmış. Herkes aynı yaşta ama yaşadıkları farklı. Bazıları işinde ilerlemiş, bazıları evinde, bazıları ruhunda. Herkesin bir başkasına göre farklı meziyetleri var. Herkes özel.
Eğer yılları saymasaydık kaç yaşında olduğumuzu bilebilir miydik? Bildiğimiz tek şey yaşadıklarımız ve anılarımız. 15 yıl önceki telefon konuşması hala aklımdaysa o konuştuğum kişi şimdi de benimle değil midir? Zaman ve mekansızlık...
Yaş ilerledikçe öğrendiklerim değişiyor. Anılarım çoğalıyor. Hayat tecrübem artıyor. Benden küçüklere göre 30 küsur yaşına gelmiş koca kadın oldum. 80 yaşındaki dedeme göre daha hayatta çok yolum var ve hala çocuğum. Bakış açısı kişinin yaşanmışlıkları kadar değil midir?
Acı çektiğim günlerde oluyor. Bazen evden çıkmak dahi istemediğim, kimseyle konuşmak ya da görüşmek istemediğim. Öyle zamanlar ki; kendimin bile kendime fazla geldiği dönemler. Ama öyle günlerde oluyor ki hayatımda ; “cenneti yaşadığım”. Sevdiğim, sevildiğimi hissettiğim. Duyguları ile hareket edenler acıyı da mutluluğu da daha çok hissediyor gibi geliyor bana.
Mutluluk veren anlar var ya işte o günlerimiz çok olsun!
Yaş alalım ama anılar biriktirelim. Birisine diyelim ki seninle çıktığımız o Bozcaada tatilindeki denizin mavisini hala unutamıyorum. O da desin ki: hele yediğiniz o balıklar!
Yaşayalım arkadaşım. Nefes alalım. Gülelim. Eğlenelim.
Acılar olsa da hayatımızda güç alabileceğimiz, elimizden tutup bizi en dipten çıkaracak sevdiklerimiz olsun yanımızda. Bazen sadece bir bakışı ile içimizi ısıtacak dostluklarımız olsun. Aşık olduğun adam öyle bir laf etsin ki inan herşeyin güzel olacağına. Öyle baksın ki sana dünyanın en güçlü insanı hisset kendini.
Duygular birbirine karışsın. Gülerken ağlamayı, ağlarken gülmeyi yaşayalım. Yaşayalım ki yaşadığımızı hissedelim.
Zaman, bir anı başka bir anla kıyasladığımızda ortaya çıkan algıdır. Albert Einstein zamanda görelilik kavramını şu örnekle açıklamış:
Bir adam güzel bir kızla oturup bir saat geçirdiğinde, bu süre kendisine bir dakika gibi gelir. Bir de onu, bir dakika için sıcak bir fırının üzerine oturtun; bu süre ona bir saatten daha uzun gelecektir. İşte görelilik budur!
Sonuç olarak bu yazıyı neden yazdım? Hissettiğimiz zamandaysak eğer ben 31’ime girdiğime göre bugün! aslında kalıplara gerek olmadan hissettiğim andayım!
*Not: yaşını kabullenmediği için bu yazıyı yazmış diyerek arkamdan gıybete gerek yok! 😂😂😂 Önemli olan İzafiyet Teorisi ve bilim 💋
Hayatıma bir şekilde giren, yakından ya da uzaktan tanıdığım herkese teşekkür ederim.
Birlikte mutlu nice anlara ve anılara...
İyi ki doğmuşum!