Translate

31 Temmuz 2014 Perşembe

TATİLİM BAYRAMIM OLDU!


Ve yine bir tatili pardon bayramı geride bıraktık. Çabuk geçti dedirten çalışan çalışmayan herkesin dört gözle beklediği bayram tatili yine göz açıp kapayıncaya kadar bitti. Perşembe ve Cuma günü de tatile bağlanır umuduyla yanıp tutuştuysak da bugün işteyiz. 

İlk gün el öpmeden başımız dönse de sonrasında tatil moduna kolay girdik. Hatta öyle güzeldi ki tadı damağımızda kaldı.

Biz her yaz Yeni Foça’dayız. Hatta eskiden Foça’ya ne zaman göçüyorsunuz diye sorarlardı. Tüm yaz boyunca İzmir şehir merkezine gidenleri dövüyorlardı sanki.  Zamanla iş güç derken hafta sonu ile sınırlı kalan Foça sevdamız bayram tatili ile buluşunca süper oldu. Bayram dolayısıyla artan kalabalık biraz can sıktı ama aile ile olmak, deniz ile iç içe olmak paha biçilemezdi. Foça ile ilgili yazım çok yakında gelecek ancak bugün konumuz tatil!
Yeni Foça'da gün doğarken

Deniz, güneş, su sporları, sohbet muhabbet  bir yana kısır, pişi, gözleme, mangal, annemin efsane kalbura bastısı derken tatil tatile benzedi. 

Yeni Foça- Home Sweet Home-

Bu arada Foça denilince Mambo Beach Club ‘tan bahsedilmeden geçilemez.
Bayramın 1. Akşamı Mambo ’ya Emrah Göktaş& Serhat Gönüllü geldi. Doğruyu söylemek gerekirse kim olduklarını bilmeden gittik. Belki ünlüdürler falan ama ben çıkaramamıştım. Dj Perküsyon Show yaptılar ve performanslarına bayıldım… Bilenler biliyordur ama benim gibi tanımayanlara kesinlikle tavsiye edilir.   


Bayramın son günü artık boxer’larıyla denize giren, piknik tüpüyle masasını kapıp bizim evin önüne kamp kuran yurdum insanın manzarası ne kadar ilginç olsa da ani bir karar ile Çeşme’ye gitmeye karar verdik. İzmir böyle bir yer işte bir orda denizdesin bir burada...



Funbeach Altınkum
http://www.funbeachclub.com/
Gerçekten Saat 15.00’da yola çıktık ve 17.00'da Çeşme’de denize giriyorduk. Gözünü sevdiğim İzmir’im… Her yer mi yakın olur... 
Çeşme son yıllarda tabiri caizse patlıyor. Dolup taşıyor ve insanın gidesi gelmiyor, beni burada bırakın diyesim geldi. Alaçatı’nın ruhu bambaşka. Özellikle Hacı Memiş Mahallesi bu yılın en gözde yeri. http://www.alacati.com/



Birbirinden şık dükkanlar, bar ve restoranlar daracık sokaklarda kendilerine yer edinmiş. O kadar renkli ki her bir dükkan ayrı bir zevk ile hazırlanmış. Hepsine girmek istesem hele alışveriş yapmak istesem ne zaman kalır ne para. Bizim kısıtlı vaktimiz olduğundan açıkçası bu sefer dükkanları ya da sokaktaki stantları gezemedim. Ama bir daha ki sefere hayatta boş geçmem. Yalnız Hacı Memiş’e  bir dondurmacı açılmış! Dondurmino Gelato… Artık Alaçatı’ya gitmek için başka bir sebebimiz daha var. Nutella’lı, güllü sakızlı ve daha nice farklı aromalı dondurma. Kesinlikle tek kelimeyle mükemmel.https://www.facebook.com/dondurminogelato


Birde Meyhane Şerefe var ki anlatılmaz yaşanır. Alaçatı’nın merkezinde ağaçların içinde Nostaljik bir mekân. Hoş bir atmosfer..Eğer gitmeyi düşünürseniz rezervasyon yaptırmayı unutmayın.

Tatil özellikle sevdiklerin yanındaysa daha da bir keyifli oluyor. Nerede olduğunun pek önemi kalmıyor ama gezdikçe de gezesi geliyor insanın.

Ne diyelim “hayat hep bayram olsa…”








25 Temmuz 2014 Cuma

DAĞ MISIN DALGA MI?

Hayata şaşırıyor musunuz? Bazen öyle bir haber duyuyorsun ki milyon yıl geçse öyle birşey olacağına inanamazsın ama bir an geliyor ki çaaaaatttt!! O haber suratında, zihninde patlıyor, hatta yankılanıyor. 
İnsanlar sürekli değişiyor. Biz değişmediğimizi sansak dahi hayat önümüze getirdikleriyle bizi şekillendiriyor. Dağa, taşa çarpan dalgaları düşünün. Hangimiz o dağ kadar güçlüyüz ki dalgalara karşı kendimizi koruyalım? 
En yakınındakilere karşı gardın düşük oluyor hep. Tehlike gelmez düşüncesiyle hatta belki sırtımızı dayayarak ya da dayadığımızı sanarak yaşıyoruz. Ama gün geliyor o kişi seni yüzüstü bırakıyor hemde onurunu kırarak. Güvenmeden yaşanmaz. Bunu hep söylerim. İnsan o sıcaklığı, güvenmenin verdiği mutluluğu ve kafa rahatlığını istiyor ama bazen ne yazıkki olmuyor. Eeee ne yapacağız? Bende bilmiyorum. Güveneceğiz yine de sanırım. Bu sefer daha temkinli, daha ayaklarının üstüne basarak. 
Kimse kimse için hayatını feda etmemeli. Herkes istediği hayatı yaşamalı aslında. Eğer bir noktada yapacakların veya yapmak istediklerin bir başkası tarafından engelleniyorsa yapmak istediklerinden değil, belki de o kişiden vazgeçmelisin. O an onu yapabilecek cesareti gösterebilirsen sen olursun. Ondan ötesi kendine yabancı. 
Aklımın almadığı şeyler yaşanıyor... Kabullenemediğim ama direnecek muhatabım da olmayan durumlar. Kendi kendime içim bir hopluyor bir duruyor. Herkes kendi kaderini yaşar. Kaderini kendi çizer verdiği kararlar ile. Bize ise yanında olmak kalır kalbini açanın...